Sıkça Sorulan Sorular
Yurtdışı Borçlanma Talep Dilekçesi örnekleri yurtiçinde Kurum üniteleri, yurtdışında ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşavirliği ya da Ataşeliklerinden temin edilebileceği gibi, Yurtdışı Hizmet Borçlanma talep dilekçesi ekinden de temin edilebilir. Bunun yanında yurtdışı çalışmalarının gösterildiği hizmet belgelerinin sunulması gerekmektedir.
Borçlanma başvuru tarihinden sonra yurtdışında geçen süreleri bulunanların, bu süreleri borçlanma hakları bulunmaktadır.
Yurtdışında geçen sürelerden tamamının borçlanılmasında bir zorunluluk yoktur. Başvuru sahipleri, bu sürelerin tamamını borçlanma isteğinde bulunabilecekleri gibi, bir kısmını ya da aylık bağlamaya yetecek bölümünü borçlanma talebinde de bulunabilirler. Bu konudaki tercihin, başvuru sırasında yazılı olarak belirtilmesi gerekir. 3201 sayılı Kanuna göre tahakkuk ettirilen borç tutarı tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Söz konusu üç aylık süre içerisinde borcun bir kısmının ödenmesi halinde, ödenen miktar ile orantılı süre geçerli sayılır, kalan sürenin geçerli sayılması yeni bir borçlanma talebine bağlıdır.
1- Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi haricindeki ikili ve çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kısmi aylık bağlananlar ile aylık bağlanması için müracaat etmiş olanlar, 2- 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında olup, İsviçre’de geçen süreleri borçlanmak isteyenler ile gerek 2147 gerekse 3201 sayılı kanunlara göre merkezde yapılan borçlanmalara ek borçlanma işlemleri, (b) bendi kapsamında olup, İsviçre’de geçen sigortalılık sürelerine ait primleri 3- Türkiye’ye transfer talebinde bulunan veya transfer işlemi gerçekleşenler, Borçlanma işlemleri için merkeze Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yurtdışı Hizmetler Daire Başkanlığına müracaat etmeleri gerekmektedir. 4- Türk - Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi uygulanmak suretiyle kısmi aylık bağlananlar ile aylık bağlanması için müracaat etmiş olanlar, 5- Son defa 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamında hizmetleri olanlar, 6- Türkiye’de sigortalılığı olmayanlarla bunların hak sahipleri, Ev kadını olarak geçen sürelerini borçlanma talebinde bulunanlar ile bunların hak sahipleri, borçlanma başvurularını Türkiye’de ikametgâhının bulunduğu yerdeki Sosyal Güvenlik İl Müdürlüklerine / Sosyal Güvenlik Merkezlerine yapmaları gerekmektedir.
08/05/2008 tarihi öncesi yurtdışı çalışması bulunanların yapılan veya yapılacak olan başvurular için borçlanılacak her bir gün 3,5 dolar üzerinden tahakkuk ettirilen borç tutarı, 08/05/2008 tarihinden sonra yapılan veya yapılacak olan başvurular için geçerli olmak üzere değiştirilmiştir. Buna göre, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82’nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazançarasında seçilecek günlük kazancın yüzde 32'si, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilen borç tutarıdır. 3201 sayılı Kanun uygulaması yönüyle 08/05/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddenin birinci fıkrasında günlük kazancın alt sınırı, İş Kanunu gereğince 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen bir aylık brüt asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazanç alt sınırının 7,5 katı olarak belirlenmiştir. Yurtdışı sürelerinin borç tutarının hesabında kullanılması ile sınırlı olmak üzere buradaki alt sınırı yeniden belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Bu durumda, Kuruma ödenecek olan borçlanma tutarı, başvuru tarihinde geçerli olan günlük prime esas kazancın alt ve üst sınırları arasında kalmak kaydıyla başvuru sahibince seçilen kazancın yüzde 32’sinin borçlanılmak istenen gün sayısı ile çarpımı kadardır. Başvuru tarihi, borçlanma talebine ilişkin dilekçenin Kurum kayıtlarına geçtiği tarihtir. Ancak, taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta olarak gönderilen yurtdışı borçlanma taleplerinde, dilekçenin postaya verildiği tarih, başvuru tarihi olarak kabul edilir.
3201 sayılı Kanuna göre tahakkuk ettirilen borç tutarı tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Üç ay süre içerisinde ödeme yapmayanların borçlanma işlemleri iptal edilir.
Üç aylık süre içinde ödeme yapmayanların borçlanma başvuruları geçersiz sayılacaktır. Belgelendirilen yurtdışı hizmet sürelerinin yeniden borçlandırılarak değerlendirilmesi, bu konudaki yeni başvuruya bağlıdır.
Tahakkuk ettirilen borcun tamamını veya bir kısmını ödeyenlerden borçlanmalarının iptal edilmesi için başvuruda bulunanların ödedikleri borçlanma tutarının tamamı faiz uygulanmaksızın Türk Lirası olarak iade edilir. Borçlandıkları hizmetleri ile malullük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan sigortalılar ile ölüm aylığı bağlanamayan hak sahiplerine başvuruları halinde ödenen borçlanma tutarının tamamı faiz uygulanmaksızın Türk Lirası olarak iade edilir. Ancak, borçlandıkları hizmetler dikkate alınarak aylık almakta olanlar borçlanma talebinden vazgeçemezler ve bunların ödedikleri borçlanma tutarı iade edilmez.
Yurtdışı borçlanmasına dair süreler, ilgilinin Türkiye’de sigortalılığı varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılığı yoksa 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir. Türkiye’de sosyal güvenlik kanunlarına tabi sigortalılığı bulunanların borçlanılan süreye ait gün sayısı, prim ödeme gün sayıları veya hizmetlerine eklenir.
Borçlanılan sürelere göre malullük, yaşlılık veya emekli aylığı bağlanabilmesi için; Yurda kesin dönülmüş olması, Tahakkuk ettirilen borçtan aylık bağlanmasına yetecek en az süre/gün karşılığı kadar ödeme yapılması, Mülga sosyal güvenlik kanunları/kanunlarının yürürlükteki veya 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre aylığa hak kazanılmış olması, Kuruma yazılı başvuruda bulunulması, şarttır. “Kesin dönüş” ibaresi, aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade etmekte olup, mutlak ifadesi ile yurda giriş yaptıktan sonra bir daha yurtdışına çıkmama durumunda kullanılmamaktadır. Yukarıda belirtilen şartları yerine getirenlerin aylıkları, yazılı talepte bulundukları tarihi takip eden aybaşından başlar. “Kesin dönüş” tanımında geçen; “Sosyal sigorta ödeneği” deyimi, çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödeneklerini, “Sosyal yardım ödeneği” ibaresi, bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen ikamet şartına bağlı nakdi yardımları, ifade etmektedir. Aylığa hak kazanılmasına engel teşkil eden her iki ödeneğin ortak özelliği, ikamete dayalı olmasıdır. Diğer bir anlatımla, ilgilinin ikametini Türkiye’ye nakletmesi ile kesilen ödenekler, 3201 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, ikamet şartına bağlı olmayan bu nitelikteki sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlara diğer şartlarla aylık bağlanabilmektedir.
3201 sayılı Kanuna göre borçlanılan hizmetlere göre bağlanacak yaşlılık aylığın başlangıç tarihi dilekçe tarihini takip eden aybaşıdır. Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kısmi aylık almakta iken yurtdışı hizmet borçlanması yapanların kısmi aylıkları; -Borcun ödendiği tarih kesin dönüş tarihinden önce ise kesin dönüş tarihini, -Borcun ödendiği tarih kesin dönüş tarihinden sonra ise borcun ödendiği tarihi, takip eden aybaşından itibaren, tam aylığa yükseltilir.
Yurtdışında sigortalılık veya ev kadını olarak geçen sürelerini borçlanarak malullük, yaşlılık ve emekli aylığı aylığa/ hak kazananların, bu aylıkları; - Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın herhangi bir ülkede çalışmaya, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almaya başladıkları, - 5510 sayılı Kanunun sosyal güvenlik destek primine tabi tutulmasına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla Türkiye’de sosyal güvenlik kanunlarına göre sigortalı olarak çalışmaya başladıkları, tarihten itibaren kesilir.
Borçlandıkları süreler dikkate alınarak malullük, yaşlılık ve emekli aylığı bağlananlardan altı aydan daha uzun süre yurtdışında bulunmuş olanlar, yurtdışında çalışıp çalışmadıklarını ve ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alıp almadıklarını gösterir belgeleri, “3201 sayılı Kanuna Göre Aylık Alanlara Mahsus Yoklama Belgesi” ile birlikte söz konusu altı aylık sürenin dolduğu tarihten sonra üç ay içinde Kuruma vermek zorundadırlar. Altı aydan daha uzun süre yurtdışında bulundukları halde, yukarıda belirtilen belgeleri, yine yukarıda belirtilen süre içinde Kuruma vermediği tespit edilenlerin aylıkları, bildirim yapılmaksızın söz konusu belgelerin intikaline kadar durdurulur. Bu şekilde aylıkları durdurulanların Kuruma ibraz edecekleri belgelerden ya da Kurumca yapılacak olan araştırma sonucunda, yurtdışında; - Çalışmadıkları, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almadıkları tespit edilenlerin aylıkları, durdurulduğu tarihten geçerli olmak üzere ödenir. - Çalıştıkları, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği aldıkları tespit edilenlerin aylıkları çalışmaya başladıkları tarihten geçerli olmak üzere kesilir, yersiz yapıldığı tespit edilen ödemeler, 5510 sayılı Kanunun 96’ncı maddesi hükümlerine göre geri alınır.
Bu belge, 3201 sayılı Kanuna göre borçlandıkları yurtdışı süreleri dikkate alınarak malullük, yaşlılık ve emekli aylığı bağlananlardan altı aydan daha uzun süre yurtdışında bulunan ya da bulunmuş olanların, yurtdışında çalışıp çalışmadıklarını ve ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alıp almadıklarının tespiti amacıyla kullanılır. Bu belgenin, söz konusu altı aylık sürenin dolduğu tarihten sonraki üç aylık süre içinde Kurumun tarafınıza aylık bağlayan ünitesine verilmesi zorunludur. Altı aydan daha uzun süre yurtdışında bulundukları halde, bu belgeyi belirtilen süre içinde Kuruma vermediği Emniyet Genel Müdürlüğünden alınacak kayıtlardan tespit edilenlerin aylıkları, bildirim yapılmaksızın söz konusu belgelerin intikaline kadar ödenmez.
Yurtdışında hizmet borçlanmasına dair sürelerin 5510 sayılı Kanun kapsamında hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde söz konusu süreler, başvuru sahiplerinin Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir. 3201 sayılı Kanuna göre borçlananlar aylık taleplerini borçlanma yaptıkları sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine, borçlanma yaptıktan sonra sigortalı olarak çalışanlar ise son defa çalıştığı sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine yapmaları gerekmektedir. 3201 sayılı Kanuna göre borçlanılan hizmetler ve varsa Türkiye’de geçen çalışmalar birlikte dikkate alındığında sosyal güvenlik kanunlarına göre aylığa hak kazanıldığında dilekçe tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır.
08/05/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5754 sayılı Kanun 79 uncu maddesi ile 32 Ülkelerden zorunlu göçe tabi tutulduktan sonra Türk vatandaşı olup Türkiye’de ikamet edenlere geldikleri ülkedeki hizmetlerini borçlanma imkânı getirilmiştir. Söz konusu düzenleme ile getirilen borçlanma hakkından yararlanabilmek için, ilgilinin; - 01/01/1989 ile 08/05/2008 tarihleri arasında geldikleri ülke tarafından zorunlu göçe tabi tutulması, - Zorunlu göçten sonra Türk vatandaşı olup, Türkiye’de ikamet ediyor olması, - 2022 sayılı Kanun dahil olmak üzere ülkemizdeki sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir ve aylık almaması, - Geldikleri ülkedeki hizmet sürelerinin belgelendirilmesi, - Borçlanma için yazılı istekte bulunması, şarttır. Söz konusu hizmetlerini borçlanmak isteyenlerin, “Bulgaristan Hizmetlerini Borçlanma Talep Dilekçesi”, çalıştıkları süreleri gösteren hizmet belgesi ile sosyal güvenlik il/merkez müdürlüğüne, son defa devlet memuru statüsünde çalışmaları bulunanların ise Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yurtdışı Hizmetler Daire Başkanlığı’na başvurmaları gerekmektedir. Borçlanılan süreler ilgililerin Türkiye’de geçen hizmetleri ile birleştirilerek tabi oldukları sigortalılık statüsüne göre yaşlılık aylığı bağlanması sırasında değerlendirilir. Malullük ve ölüm aylıkları bağlanırken bu şekilde borçlandırılan sürelerin dikkate alınmasına imkân bulunmamaktadır. Ülkemize gelen soydaşlarımızın iskana tabi tutulması ile ilgili yasalarda sadece Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımız için “zorunlu göç” ifadesi kullanıldığından, söz konusu borçlanma hakkından, 01/01/1989 ile 08/05/2008 tarihleri arasında zorunlu göç nedeniyle Bulgaristan’dan ülkemize gelip ilgili İskan Kanununa göre ülkemize yerleştikten sonra Türk vatandaşlığına alınan soydaşlarımız (nüfus kayıtlarında “… tarih ve… Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ve 2510 (veya 5543) sayılı İskan Kanununa istinaden Türk vatandaşlığına alınmıştır.” ibaresi bulunanlar) yararlanabilmektedir.
Yurtdışı Borçlanma Talep Dilekçesi örnekleri yurtiçinde Kurum üniteleri, yurtdışında ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşavirliği ya da Ataşeliklerinden temin edilebileceği gibi, Sosyal Güvenlik Kurumunun www.Sosyal Güvenlik Kurumu.gov.tr internet adresinde bulunan “Yurtdışı/ Sigortalılık/Form ve Dilekçeler” ve “Yurtdışı/ Emeklilik/Form ve Dilekçeler” bölümünden indirilebilir.
- Türkiye’deki sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. - Türkiye’de sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayanların sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçların tamamen ödendiği tarihten, sigortalı ölmüş ise ölüm tarihinden, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmek suretiyle tespit edilir. - Birden fazla yurtdışı hizmet borçlanması yapılması durumunda da sigortalılık süresi başlangıcı, borcun en son ödendiği tarihten, borçlanılan toplam gün sayısı kadar geriye götürülerek belirlenir. - Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 24.03.2016 tarihli Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Anılan kanun, özellikle iş ilişkilerinde önemli sonuçlar doğuracak. İşe giriş aşamasından iş sözleşmesinin ifası ve sona erme süreçlerine kadar 6698 Kanuna uygun hareket edilmesi gerekmektedir.
Her türlü kişisel verinin işlenmesinde öncelikle temel ilkelere uygun hareket edilmesi zorunludur.
Öncelikle iş başvuru formlarının tasarımının gözden geçirilmesi gerekecektir.
Kişisel verilerin işlenmesinde, kural olarak ilgilinin açık ve bilgilendirmeye dayanan rızası olmalıdır.
Kanunda kişisel verilerin aktarılması ile ilgili de özel düzenlemeler var. Kanuna göre, kişisel veriler, ilgili kişinin açık rızası olmaksızın aktarılamayacaktır.
Kanuna göre, kişisel veriler, ilgili kişinin açık rızası olmaksızın yurtdışına aktarılamaz. İK uygulaması bakımından çok uluslu şirketlerin sistemlerini gözden geçirilmesi gerekecek. Yine bulut sistemi (cloud system) uygulayan, yani İK verilerini buluta taşıyan şirketler de bu konuda prosedürlerini gözden geçirmelidir. İşveren tarafından önce bilgilendirme yapılması gereklidir.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe girince, bazı danışmanlık kuruluşları uzun bir taahhütname hazırladılar ve bunları işçiye imzalatıldığında sorunun çözüleceği yönünde görüş bildirdiler. Bunun hatalı ve kanunun lafzına ve ruhuna uygun olmayan bir yaklaşım olduğu kanaatindeyiz. Şöyle ki; kanun her şeyden önce bilgilendirmeye dayalı açık rızadan söz ediyor. Yani işverenin birincil yükümlülüğü, çalışanı bilgilendirmek. Buna göre, kişisel verilerin kim tarafından işlendiği, hangi amaçla işlendiği, bunların nasıl aktarıldığı, ilgili kişinin hakları (erişme, düzeltme, silinmesini talep etme gibi) konularda prosedürler hazırlanmalı ve çalışanın bilgisine sunulmalı. Ancak bundan sonra çalışanın rızasını alabilirsiniz. Hatta AB’ de (Yasanın kaynağı) çalışanın verdiği rızanın geçerliliği dahi sorgulanıyor, bazı kişisel verilerin işlenmesi bakımından (sağlık verileri gibi), çalışanın rızası dahi geçerli sayılmayabiliyor, kanunlarda öngörülen net ve belirgin kurallara uymak gerekmektedir.
4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanuna göre, Yabancılara 3 farklı türde çalışma izni düzenlenebilmektedir. - Süreli Çalışma İzni - Süresiz Çalışma İzni - Bağımsız Çalışma İzni Ayrıca 4817 sayılı Kanunun 8 inci maddesi kapsamındaki yabancılara bu Kanunda öngörülen sürelere tâbi olmaksızın İSTİSNAİ statüde çalışma izni verilebilmektedir.
Türkiye’nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe, iş piyasasındaki durum, çalışma hayatındaki gelişmeler, istihdama ilişkin sektörel ve ekonomik konjonktür değişiklikleri dikkate alınarak, yabancının ikamet izninin süresi ile iş sözleşmesinin veya işin süresine göre, belirli bir işletme ve belirli bir meslekte çalışmak üzere en çok bir yıl süreyle verilmektedir. Bakanlık, süreli çalışma izninin geçerlilik alanını şehir, idari sınır veya coğrafi bölge gibi girdileri temel alarak genişletebilir veya daraltabilir. Bu durumun uygulanması halinde, Bakanlık bu kararını çalışma izini bildiriminde bulunduğu ilgili mercilere bildirir. Bir yıllık kanuni çalışma süresinden sonra; aynı işyeri veya aynı işletme ve aynı meslekte çalışmak üzere çalışma iznin süresi en fazla “iki yıl” daha uzatılabilir. Üç yıllık kanuni çalışma süresinin sonunda, aynı meslekte ancak bu defa dilediği işverenin yanında çalışmak üzere çalışma İzninin süresi en fazla “üç yıl” daha uzatılabilir. Türkiye’ye çalışmak üzere gelen bir yabancının beraberinde veya daha sonra getirmiş olduğu eş ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarına da yabancının kendisi ile birlikte en az “beş yıl” kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olmaları kaydıyla Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre süreli çalışma izni verilebilir.
Türkiye’nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe, Türkiye’de en az “sekiz yıl” kanuni ve kesintisiz ikamet eden veya toplam “altı yıllık” kanuni çalışması olan yabancılara, iş piyasasındaki durum ve çalışma hayatındaki gelişmeler dikkate alınmaksızın ve belirli bir işletme, meslek, mülki veya coğrafi alanla sınırlandırılmaksızın verilebilir. Yabancının en az sekiz yıl kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olması koşulunun yerine getirildiği emniyet makamlarından alınacak belge ile kanıtlanır. Bu belge diğer belgelerle birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına süresiz çalışma izni başvurusu sırasında iletilir. Yabancının en az “sekiz yıl” kanuni kesintisiz ikamet etmiş olması koşulunun yerine getirilip getirilmediği değerlendirilirken, öğrenimde geçen süreler dikkate alınmaz. Ancak, yabancının beraberinde Türkiye’ye gelerek, yabancı ile birlikte ikamet eden, aynı zamanda öğrenim gören eş ve çocuklarının öğrenim süreleri ikametten sayılır. Yabancının toplam “altı yıllık” kanuni çalışmasının bulunması koşulunun yerine getirildiği hususu ilgili mercilerden alınacak belge ile kanıtlanır ve bu belge diğer belgelerle birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına süresiz çalışma izni başvurusu sırasında iletilir. Süresiz çalışma izni verilen yabancıların ikamet izin süreleri, yabancıların ikamet ve seyahatlerine ilişkin mevzuata göre İçişleri Bakanlığınca belirlenir. Süresiz çalışma izni, kapsamında bir değişiklik olmadığı sürece, ikamet izin sürelerine bağlı olarak kullanılır. Emniyet makamlarınca, süresiz çalışma iznine istinaden verilen ikamet izin sürelerinin uzatılmaması halinde, Bakanlığa bilgi verilir.
Bağımsız çalışacak yabancılara Türkiye’de en az “beş yıl” kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olmaları, çalışmalarının, ekonomik kalkınma açısından katma değer yaratması ve istihdam üzerinde olumlu etki yapacak olması koşulu ile verilebilir. İstihdam üzerindeki etkinin belirlenmesinde ilgili mercilerin görüşleri de dikkate alınır. Bağımsız çalışacak yabancının en az “beş yıl” kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olması koşulunun yerine getirildiği emniyet makamlarından alınacak belge ile kanıtlanır. Bu belge diğer belgelerle birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağımsız çalışma izni başvurusu sırasında iletilir. Yabancının en az “beş yıl” kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olması koşulunun yerine getirilip getirilmediği değerlendirilirken, öğrenimde geçen süreler dikkate alınmaz. Diğer taraftan, yabancının beraberinde Türkiye’ye gelerek, yabancı ile birlikte ikamet eden, aynı zamanda öğrenim gören eş ve çocuklarının, öğrenim süreleri ikametten sayılır. Bağımsız çalışma izni verilen yabancıların ikamet izin süreleri, yabancıların Türkiye’de ikamet ve seyahatlerine ilişkin mevzuata göre İçişleri Bakanlığınca belirlenir. Bağımsız çalışma izni, işin mahiyeti değişmediği sürece yabancı tarafından ikamet izin sürelerine bağlı olarak kullanılır. Emniyet makamlarınca, bağımsız çalışma iznine istinaden verilen ikamet izin sürelerinin uzatılmaması halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bilgi verilir. Bağımsız çalışma izninin değerlendirilmesinde dikkate alınmak üzere; yabancının faaliyetinin, ulusal ekonomiye sağlayacağı katkı ve yabancının icra edeceği faaliyet için yeterli miktarda gelire sahip olduğunu kanıtlayan belgeler, diğer belgelerle birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına iletilmesi istenebilir. Bağımsız çalışma izini verilmesi uygun bulunan yabancıya, bağımsız çalışabileceğine ilişkin “Bağımsız Çalışma İzni Müracaat Belgesi” verilir. Bu belge, verildiği tarihten itibaren “üç ay” süreyle geçerlidir. Yabancıya, işyerini kurmasının ardından, ticaret sicil kaydını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ibraz etmesi halinde bağımsız çalışma izni verilebilir.
Türkiye’nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe; 1- Bir Türk vatandaşı ile evli olan ve eşiyle Türkiye’de evlilik birliği içinde yaşayan veya evlilik birliği en az üç yıl sürdükten sonra sona ermiş olmakla birlikte Türkiye’de yerleşmiş olan yabancılar ile bunların Türk vatandaşı eşinden olan çocuklarına, 2- 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 19, 27 ve 28 inci maddeleri çerçevesinde Türk Vatandaşlığını kaybedenler ve bunların füruuna, 3- Türkiye’de doğan veya kendi millî kanununa, vatansız ise Türk mevzuatına göre rüşt yaşını doldurmadan Türkiye’ye gelen ve Türkiye’de meslek okulu, yüksek okul veya üniversiteden mezun olan yabancılara, 4- 2510 sayılı İskân Kanununa göre muhacir, mülteci veya göçebe olarak kabul edilen yabancılara, 5- Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşları ile bunların Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşı olmayan eş ve çocuklarına, 6- Yabancı devletlerin Türkiye’deki büyükelçilikleri ile konsolosluklarında ve uluslararası kuruluşların temsilciliklerinde görevli diplomat, idarî ve teknik personelin hizmetinde çalışanlar ile karşılıklılık ilkesi çerçevesinde olmak ve görev süresiyle sınırlı kalmak üzere Türkiye’de bulunan büyükelçilikler, konsolosluklar ve uluslararası kuruluşların temsilciliklerinde görevlendirilen diplomatların ve idarî ve teknik personelin eş ve çocuklarına, 7- Bilimsel ve kültürel faaliyetler amacıyla bir ayı aşan ve sportif faaliyetler amacıyla dört ayı aşan süre ile geçici olarak Türkiye’ye gelecek yabancılara, 8- Kanunla yetki verilen bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarınca sözleşme veya ihale usulleriyle mal ve hizmet alımı, bir işin yaptırılması veya bir tesisin işletilmesi işlerinde çalıştırılacak kilit personel niteliğindeki yabancılara, Bu Kanunda öngörülen sürelere tâbi olmaksızın çalışma izni verilebilir.
Çalışma izninin uzatılması talebi, başvuru formu ve Uygulama Yönetmeliği ekinde belirtilen belgelere önceki çalışma izin belgesinin aslının da eklenmesi suretiyle, yabancı veya işvereni tarafından doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapılır. Yönetmeliğin 5 inci maddesi gereğince (Değişik birinci fıkra: RG-31/7/2010-27658); çalışma izni ve süre uzatım başvurularının öncelikle elektronik ortamda yapılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu kapsamda elektronik ortamda yapılan ve sistem tarafından kabul edilerek onaylanan çalışma izni veya süre uzatım başvurularının geçerli olabilmesi için internet ortamında alınan barkotlu başvuru formu çıktısının yabancı ve işveren tarafından kâğıt ortamında imzalanarak Yönetmelik ekinde belirlenen diğer belgelerle birlikte internet üzerinden yapılan başvurunun onaylanmasını takip eden altı işgünü içerisinde şahsen veya posta ile Bakanlığa teslimi gerekmektedir. Süresi sona ermiş bir çalışma izninin uzatılması için, sürenin bitiminden itibaren en geç “on beş” gün içinde uzatma başvurusunda bulunulması gerekir. Bu süreden sonra yapılan uzatma başvuruları, ilk defa başvuru yapan yabancılara uygulanan esaslara tabidir. Çalışma izninin bittiği tarihten itibaren geriye doğru en fazla iki aylık sürede olmak kaydıyla, izin süresi sona ermeden de uzatma başvurusunda bulunulabilir. Çalışma izninin uzatılması halinde, uzatılan çalışma izninin başlangıç tarihi, süresi biten çalışma izninin sona erdiği tarihtir.
Çalışma izni uzatma başvurusunda bulunan yabancılar, çalışma izni uzatma başvurusunun sonuçlanmasına kadar geçen zaman diliminde, alacağı görevin mahiyeti değişmemek kaydıyla aynı işyeri ve meslekteki çalışmalarını sürdürebilirler. Bu yabancılar, işyerinde fiilen çalıştıkları sürece geçerli olmak üzere uzatma başvurusunda bulunduklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilen belgeyi taşırlar. Bu belge veriliş tarihinden itibaren “doksan gün” sonra geçerliliğini yitirir. Yabancının bu belgeyi taşıdığı süre içerisindeki çalışması, doğuracağı sonuçlar bakımından kanuni çalışma olarak kabul edilir. Bu süre içerisinde yabancının, ilgili mercilerin ve işverenin yükümlülükleri devam eder.
Çalışma amaçlı ikamet tezkeresinin tanzimi 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun 3’ncü maddesi gereğince; Türkiye’ye çalışmak üzere gelen yabancıların, geldikleri tarihten itibaren bir ay zarfında ve her halde çalışmaya başlamadan önce emniyet makamlarından çalışma meşruhatlı ikamet tezkeresi almaları zorunludur. Bu çerçevede yabancıların Bakanlığımızdan alacakları çalışma iznini müteakip dış temsilciliklerimizden muteber bir çalışma vizesi alarak gelip müracaat etmeleri, yasal süreler içinde Türkiye’de bulunuyor olmaları, belirttikleri iş yerinde çalışacaklarının anlaşılması ve illerince de adlî, idarî ve siyasî açıdan sakınca bulunmaması kaydı ile çalışma meşruhatlı ikamet tezkeresi tanzim edilecek ve bu konuda Bakanlıktan ayrıca bir talimat beklenilmeyecektir. (Resen). Bu iznin tanzim edilebilmesi için çalışma izninin bulunması esastır. - Çalışma Amaçlı İkamet Tezkerelerinin Harç İşlemleri Söz konusu izinlerin harç işlemleri, 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre yürütülecektir. - Geçerli İkamet İzni Bulunanların Tezkerelerine Çalışma İzni Bilgilerinin Kaydı Herhangi bir sebeple ikamet tezkeresi almış ve temdit edilebilirliği mümkün ikamet tezkeresine sahip olan yabancılardan aynı zamanda çalışma izni de alanların tezkereleri üzerine çalışma izni ile ilgili bilgiler kaydedilecek, ayrıca ikinci bir ikamet tezkeresi tanzim edilmeyecektir.
Çalışma meşruhatlı ikamet tezkeresi almış yabancılardan, konumu değişmiş olsa dahi (adres, medenî hal ve ikamet tezkeresi aldığı ilden başka bir ile nakil v.b.değişiklikler) ikamette kesinti söz konusu değilse, çalışma izniyle ilgili yukarıda belirlenen esaslar dahilinde, çalışma meşruhatlı ikamet tezkeresi ilgili valilikçe Bakanlık talimatı beklenilmeksizin uzatılmaya devam edilecektir.
Çalışma izninin süresi hizmet akdinin veya işin süresinden daha uzun olamayacağından (Yönetmelik Md.19) çalışma izinleri, izni veren kurum tarafından iptal edilmesi halinde, çalışma amaçlı ikamet tezkeresi resen iptal edilecek ve bu yabancılar hakkında ikamet izni ile ilgili umumi hükümler çerçevesinde işlem yapılacaktır. Çalışma amaçlı ikamet tezkeresi almış olup ta çalışma izni, izni veren kurum tarafından iptal edilmesi üzerine ikamet tezkeresinin de iptaline karar verilen ancak, şahsın adresinde bulunamaması veya başvuruda bulunarak emniyet makamlarını bilgilendirmemesi sonucunda ikamet tezkeresi üzerinde iptal işlemi yapılamayan yabancıların bu tezkereyi kullanmalarının engellenmesi için “İkamet tezkeresi geçersiz kılınan yabancı” tanımıyla tahsis edilen “Ç” kodlu tahdit programı altındaki 118 suç kodu ile süreli yurda giriş yasağı kapsamına alınacaktır.
1- Türkiye’de öğrenim amacıyla verilen ikamet izinleri hariç, herhangi bir sebebe istinaden en az altı ay süreli ikamet izni almış olup da bu izin süresi içerisinde çalışma izni (çalışma izninin verildiği tarihte ikamet tezkeresinin süresi sona ermiş olan yabancılar ise çalışma vizesi almak zorundadırlar) verilmiş olan yabancılardan, 2- Süresi sona eren çalışma izninin uzatılması için, sürenin bitiminden itibaren en geç onbeş gün içinde uzatma başvurusunda bulunulması gerekmekte olup, bu süreden sonra yapılan uzatma başvuruları, ilk defa başvuru yapan yabancılara uygulanan esaslara tabi olacağından (Yönetmelik Md.8) anılan süre içerisinde çalışma izni uzatma başvurusu kabul edilerek çalışma izin süresi uzatılan yabancılardan, 3- 4817 Sayılı Kanunun 2’nci maddesinin b fıkrası ile kapsam dışı bırakılan ve kanunlarla verilen yetkiye dayanarak Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarında bizzat istihdam edilen yabancılardan, Türkiye’nin dış temsilcilikleri kanalıyla çalışma vizesi almaları koşulu aranmaz Türkiye’de Bulunan Büyükelçilik veya Konsolosluklar Bünyesinde Faaliyet Gösteren Okullardaki Yabancı Öğretmenler, Kültür Kurumlarında Görevlendirilenler İle Din Kurumlarında Görev Alacak Yabancıların Çalışma İzinleri (Yönetmelik Md.54) Türkiye’de bulunan büyükelçilik veya konsolosluklar bünyesinde faaliyet gösteren okullardaki yabancı öğretmenlere, Bakanlığımızca ayrıca çalışma izni düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, bu kapsamdaki yabancılar, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yapılan başvuruları üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen çalışma amaçlı ikamet tezkeresi ile görev yapmaktadırlar.
Yabancıların çalışma hayatına sınırlama getiren ve halen yürürlükte olan Kanunlar bulunmaktadır. Nitekim 4817 sayılı Kanunun 13’üncü maddesi 2’nci fıkrasında bu konuya açıklık getirilerek “diğer kanunlarda yer alan, yabancıların çalışamayacağı iş ve mesleklere dair hükümler saklıdır” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla süreli, süresiz ve bağımsız çalışma izni verilenler ile muafiyet kapsamındaki yabancıların özel Kanunlarında yer alan ve sadece Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan iş ve mesleklerde çalışmaları mümkün bulunmamaktadır. Gerek çalışma izni almış olarak gerekse çalışma izni olmadığı halde yukarıda sayılan meslekleri icra eden yabancılar hakkındaki yasal işlemler, “4817 sayılı yasaya muhalefet” gerekçesiyle yerine getirilecektir.
(1) Özel kanunlarda belirlenen hükümler saklı kalmak ve yabancı ile işverenin diğer kanunlardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeleri kaydıyla; 1- Türkiye’nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerle çalışma izninden muaf tutulanların, 2- Daimî ikametgahları yurt dışında olup bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler amacıyla bir aydan az, sportif faaliyetler amacıyla dört aydan az süre ile geçici olarak Türkiye’ye gelecek yabancıların, 3- Türkiye’ye ithal edilen makine ve teçhizatın montajı, bakım ve onarımı, kullanımına ilişkin eğitiminin verilmesi veya teçhizatı teslim almak veya Türkiye’de arızalanan araçların tamiri amacıyla; Türkiye’ye giriş tarihinden itibaren üç ayı geçmemek ve bu durumu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlamak koşuluyla gelenlerin, 4- Türkiye’den ihraç edilen ya da Türkiye’ye ithal edilen mal ve hizmetlerin kullanılmasına ilişkin eğitim amacıyla Türkiye’ye giriş tarihinden itibaren üç ayı geçmemek ve bu durumu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlamak koşuluyla Türkiye’de bulunanların, 5- Belgeli turizm işletmelerinin sınırları dışında faaliyette bulunacak fuar ve sirklerde gösteri ve benzeri görevli olarak Türkiye’ye giriş tarihinden itibaren altı ayı geçmemek ve bu durumu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlamak koşuluyla bulunanların, 6- İki yılı geçmemek ve eğitim süresiyle sınırlı olmak üzere durumunu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlayarak üniversiteler ile kamu kurum ve kuruluşlarına bilgi ve görgülerini artırmak üzere gelen yabancıların, 7- Sosyo-kültürel ve teknolojik alanlar ile eğitim konularında altı ayı aşmayan bir sürede Türkiye’ye önemli hizmet ve katkı sağlayabilecekleri ilgili mercilerce bildirilenlerin, 8- Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığının (Ulusal Ajans) yürüttüğü programlar kapsamında gelecek yabancıların program süresince, 9- Kapsamı ve süresi konusunda Bakanlık, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı ile Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığının mutabakata vardığı uluslararası stajyer öğrenci programları çerçevesinde staj görecek yabancıların, 10- Görev süresi sekiz ayı geçmemek kaydıyla Türkiye’ye gelen tur operatörü temsilcisi yabancıların, 11- Türkiye Futbol Federasyonunca veya Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce talepleri uygun bulunan yabancı futbolcular ile diğer sporcu ve antrenörlerin sözleşmeleri süresince, 12- Gemi adamlarının Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Standartları Hakkında Uluslararası Sözleşme’nin 13- I/10 Kuralına göre devletlerle yapılan ikili protokoller gereği, ilgili idareden “Uygunluk Onayı Belgesi” almış Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı ve kabotaj hattı dışında çalışan gemilerde görev yapan yabancı gemi adamlarının, Türkiye Avrupa Birliği Mali İş birliği Programları kapsamında yürütülen projelerde görevlendirilen yabancı uzmanların, görevleri süresince, çalışma izni almalarına gerek bulunmamaktadır. (2) Mesleki hizmetler kapsamında olup, muafiyet hükümlerine tabi yabancı mimar, mühendis ve şehir plancılarının, hizmet sürelerinin bir ayı aşması durumunda akademik ve mesleki yeterliliğini tamamlayarak Bakanlıktan çalışma izni alması, ilgili meslek kuruluşuna geçici üye olması ve ulusal kurum ve kuruluşların uygulamalarına uyması zorunludur. (3) Muafiyet süreleri uzatılamaz. Ayrıca birinci fıkranın (b), (c), (ç), (d), (f) ve (h) bentleri kapsamındaki yabancılar, bir takvim yılı içinde muafiyet hükümlerinden sadece bir kez yararlanır. Ancak, bu haktan yararlanabilmek için yabancının daha önce aynı amaçla almış olduğu ikamet tezkeresinin bitiş tarihinden itibaren üç ay geçmiş olması şartı aranır. Muafiyet sürelerinden daha fazla çalışılacak olunması durumunda Bakanlıktan çalışma izni alınması zorunludur. (4) Bu maddede sayılan yabancılar, ülkeye giriş yaptıkları tarihten itibaren en geç otuz gün içerisinde ve her halükârda faaliyetlerine başlamadan önce geliş amaçlarını, ne kadar süre ile ve nerede kalacaklarına ilişkin bilgileri, bulundukları yerin emniyet makamlarına bildirerek ikamet tezkeresi almak zorundadırlar. Muafiyet hükümlerinden yararlanacak yabancılara ilişkin sosyal güvenlikle ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmesi zorunludur. Bu madde kapsamında ikamet tezkeresi düzenlenen yabancıların kimlik bilgileri ile çalışacakları işyerlerinin unvan ve Sosyal Güvenlik Kurumu işyeri sicil numaraları emniyet makamları tarafından her ay Bakanlığa bildirilir.
Bu maddede sayılan yabancılar, geliş amaçlarını, ne kadar süre ile ve nerede kalacaklarına ilişkin bilgileri, bulundukları yerin emniyet makamlarına bildirirler. Bu bildirimlerde şahsi başvuru zorunluluğu yoktur. Emniyet makamları, ibraz edilen belgelerin yeterli olmadığı kanaatine varması halinde gerek yabancının kendisinden gerekse yabancının ilişkilendirildiği müessese veya firmalardan ek bilgi ve belge talebinde bulunacaktır. Talebin tutarlı olmadığının veya işin süresinin muafiyet süresi olarak öngörülen süreleri aşacağının anlaşılması durumunda, yabancının muafiyet kapsamındaki faaliyetlerine izin verilmeyecektir. (İlgili Valilik) Yine muafiyet kapsamında yer alan söz konusu yabancılara vize veya vize muafiyet süreleri yeterli ise muafiyet olarak öngörülen süreler içinde ikamet tezkeresi verilmez. Vize süreleri yeterli olmayanlara ise muafiyet süreleri aşılmamak kaydıyla ikamet tezkereleri resen tanzim edilir.
Çalışma izin belgesi alan bir yabancının, önceden alınan oturum amaçlı ikamet iznini, en geç “30 gün içinde” çalışma meşruhatlı (amaçlı) ikamet iznine çevirmesi zorunludur.